İlerleyen yaşla birlikte iletişim becerilerinde düşüş görülebilir. Bunun nedeni yaşlanan kişilerdeki duyusal kayıplar olabileceği gibi ve yaşlılıkla birlikte gelen çeşitli hastalıkların neden olduğu bilişsel becerilerdeki gerilemeler de olabilir.
İşitme ve görme duyularındaki kayıplar,
İnmeye bağlı olarak konuşmakta ve konuşulanları anlamakta yaşanan zorluklar,
Demans, Alzheimer Hastalığı, Parkinson Hastalığı gibi çeşitli nörodejeneratif hastalıkların getirdiği dil ve konuşma bozuklukları,
Sesin giderek kısılması, zayıflaması, boğuk ve pürüzlü bir karakter kazanması,
Konuşma hızının giderek düşmesi
şeklinde sayılabilecek etmenler iletişim kurmayı günden güne zorlaştırır.
Nedeni her ne olursa olsun bakım veren konumunda olan herkesin (aile bireyleri, hemşireler, hasta bakıcılar, vs.) dikkat edebileceği bazı noktalar iletişim kopukluklarının önüne geçmekte yardımcı olabilir.
Yaşlılar iletişimi başlatmakta gönülsüzlük gösterebilirler, kendilerini anlatmaya çalışırken anlaşılmadıklarını hissettiklerinde pes edebilirler, yahut karşıdaki kişiyi anlamadıklarında araya girip karşıdaki kişiden tekrar etmesini veya başka şekilde yeniden anlatmasını isteyemedikleri için akıp giden sözcük selinin içinde boğulabilirler. Bu durumda iletişimi güçlendiren bir tutum takınmadıkça yaşlandıkça kendi köşesine çekilen sessiz-sakin yaşlılar, yahut öfkeli ve yanına kimseyi yaklaştırmayan yaşlılar gibi stereotiplere istemeden de olsa katkıda bulunmuş oluruz.
Bu noktada iletişim kurma güçlükleri yaşayan yaşlılara bakım veren aile bireylerine ve profesyonellere birkaç öneriye göz atalım:
Duyusal uyaranların eksikliği iletişim becerilerinin önüne çekilecek ilk settir. Yaşlılık sürecinde görmenin zayıflaması, işitmenin azalması beklendik şeylerdir. Kullanması daha sosyal olarak kabul görmüş ve erişimi kolay bir araç olduğu için gözlük takmak yaygındır ama işitme duyusu da en az görme kadar yıpranmaya açık olduğu halde toplumda işitme cihazı kullanan yaşlı görmek malesef zordur.
Aynı duyusal kayıplar gibi yaşlılık döneminin bir başka götürüsü de bilişsel becerilerdeki yıpranmadır. Dikkat, bellek, karar verme, plan yapma benzeri bilişsel beceriler zaman içinde zayıflar. Bu nedenle aceleyle yapılan konuşmalar, aceleyle verilmesi gereken kararlar yaşlılar için içe kapanmaya ve iletişimden vazgeçmeye neden olabilir. Burada bize düşen zaman tanımak olmalıdır.
Görme ve işitme problemleri yaşayan bireylere yardımcı olmanın bir diğer yolu da ortamın aydınlatılmasına ve sessizliğine önem vermek olabilir. Yaşlılıkla gelen işitme kayıplarının tek sonucu yalnızca şiddeti düşük sesleri duyamamak değil, aynı zamanda yüksek sese toleransın azalmasıdır. Öte yandan dikkati sürdürme ve odaklanma becerilerinde güçlük yaşayan bireyler görsel ve işitsel uyaranların çokluğundan olumsuz etkilenebilirler. Düğünler veya alışveriş merkezleri gibi gürültülü mekanlar sohbet etmek için seçilebilecek en uygun yerler olmayabilir.
Nörolojik hastalıklar beynin bilgi işlemleme hızını düşüreceğinden uzun ve karmaşık cümleleri anlamak eskisinden çok daha fazla emek gerektirecektir, belki de artık bunları anlamak hiçten mümkün olmayacaktır. Bu nedenle yavaş konuşarak karşıdaki kişinin bilgiyi işlemlemesine zaman tanımak, karşıdaki kişinin iletişime katılma fırsatı yakalayabileceği şekilde es vermek önemlidir.
İnme ve demans gibi rahatsızlıklar dil ve konuşma becerilerine önemli hasarlar verebilirler. Bu durumda iletişimin sürmesini sağlamak için jestler, mimikler, vurgu ve tonlamalar, çizimler gibi başvurabildiğimiz bütün yollarla iletişimi desteklemek çok değerlidir. Kişi kendini yazarak anlatabiliyorsa kağıt ve kalem, hatta küçük bir yazı tahtası eksik edilmemelidir. Bazı kişiler jestler kullanıldığında söylenmek istenenleri daha iyi anlayabilirler, o zaman örneğin "ben dışarı çıkıyorum" derken dışarının parmakla işaret edilmesi, kapının gösterilmesi anlaşmayı kolaylaştırabilir.
Esas amacımız birbirimizi anlamaksa engelleri aşmak için ortak yollar arayalım. Karşımızdaki kişinin ihtiyaçlarına göre iyi birer iletişim partneri olabilmek için kendimizi güçlendirelim. Bu konuda profesyonel bir yardıma ihtiyaç duyulduğunda başvurulması gereken kişiler dil ve konuşma terapistleridir. Dil ve konuşma terapistlerinin görevi kapsamlı bir değerlendirmeyle mevcut iletişim bozukluğunun bileşenlerini tespit edip hem iletişim sorunu yaşayan yaşlanan sevdiklerimize hem de bakım veren kişilere rehberlik etmektir. Dil ve konuşma terapisinde iletişim sorunu yaşayan bireyin ihtiyaçlarına en uygun müdahale programını oluşturarak iletişim becerilerini geliştirip yaşam kalitesini arttırmak hedeflenir. Bunun için uygun eğitim almış kişilerden yardım aldığınızdan emin olun.
Kaynaklar:
Lubinski, R. (2010). Communicating effectively with elders and their families. The ASHA Leader, 15(3), 12-15. https://leader.pubs.asha.org/doi/full/10.1044/leader.FTR2.15032010.12
Yorkston, K. M., Bourgeois, M. S., & Baylor, C. R. (2010). Communication and aging. Physical medicine and rehabilitation clinics of North America, 21(2), 309–319. https://doi.org/10.1016/j.pmr.2009.12.011
Bu yazıda kullanılan sarı renkli görseller daha önce Gordion Danışmanlık'ta çalıştığım dönemde kurumun facebook sayfası için hazırlanmıştır.
Commentaires